top of page

Toplulaştırma

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Ahmet Melih Kaya
    Av. Ahmet Melih Kaya
  • 16 Eyl 2024
  • 8 dakikada okunur

TOPLULAŞTIRMA KAVRAMI

Toplulaştırma işlemi; dağınık ve düzensiz tarım arazilerinin etkin kullanımını artırmak amacıyla taşınmazın devlet eliyle bütünleştirilerek bir araya getirilmesidir. Toplulaştırma işleminde devlet kamu gücüyle hareket ettiğinden taşınmaz maliklerinin iradesi aranmaz. Fakat toplulaştırma işlemi yapılırken taşınmaz maliklerinin tercihleri de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Toplulaştırma

Toplulaştırma, 3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu ve 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı kanunları ve bu kanunlara dayalı işlemlere göre yürütülmektedir. Arazi toplulaştırmaları 2018 yılında Tarım Reformu Genel Müdürlüğünden Devlet Su İşlerine (DSİ) devredilmiştir. Bununla birlikte bazı durumlarda idare tarafından taşınmaz maliklerinin mülkiyet hakkına sınırlamalar yapılabilmektedir.


3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununun Amaç başlıklı 1/b maddesinde Toplulaştırma: “Bu Kanunun amacı sulama alanları ile Cumhurbaşkanınca gerekli görülen alanlarda; Ekonomik üretime imkan vermeyecek şekilde parçalanan tarım topraklarının gerektiğinde ve imkanlar ölçüsünde genişletilmesi suretiyle de toplulaştırılmasını, tarım arazisinin ailenin geçimini sağlamaya ve aile iş gücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi” şeklinde yer almıştır.


3083 Sayılı Kanuna göre toplulaştırma işlemlerinde karar Cumhurbaşkanına aittir. Bu husus ilgili kanunda “Bu Kanunun uygulama alanı, Cumhurbaşkanı kararı ile belirtilen alanlardır. Cumhurbaşkanının bu kararı, kamulaştırma ve diğer işlemler bakımından kamu yararı kararı sayılır ve Resmî Gazete ‘de yayımlanır” şeklinde açıkça ifade edilmektedir.


Belirli bir alana ilişkin toplulaştırma işlemi öncelikle Resmî Gazete ‘de yayımlanarak başlamakta, daha sonra da mahallin mülki idare amirine duyurulmaktadır. Devamında ise, işlemi yapacak olan idareye gönderilmekte ve toplulaştırma işlemi başlatılmaktadır.


Yukarıda belirtildiği üzere toplulaştırma kararının Cumhurbaşkanı tarafından verildiği belirtilse de denilse de Cumhurbaşkanı'nın hangi kriterlere istinaden bu kararı vermesi hususu açıklanmamıştır. Bu bakımdan toplulaştırma işlemi yapılacak olan uygulama alanının belirlenmesi hususu ilgili mevzuat hükümleriyle açığa kavuşturulmalıdır.


TOPLULAŞTIRMA TÜRLERİ


3083 Sayılı Kanun, toplulaştırmayı isteğe bağlı toplulaştırma ve zorunlu toplulaştırma olmak üzere iki şekilde ele almıştır. Bu husus ilgili kanunun 6. maddesinde “Bu Kanunda belirtilen amaçları gerçekleştirmek üzere uygulama alanlarında ilgili kuruluşça, isteğe bağlı veya maliklerin aranmaksızın arazi toplulaştırılması yapılabilir” şeklinde ifade edilmiştir.


30679 Sayılı Arazi Toplulaştırması ve Tarla İçi Geliştirme Hizmetleri Uygulama Yönetmeliğinin 5/3maddesinde ise “Uygulayıcı kuruluş olarak DSİ tarafından, alınan Cumhurbaşkanı Kararı ile DSİ veya proje idaresi tarafından isteğe bağlı ya da maliklerin muvafakati aranmaksızın zorunlu arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri yapılabilir veya yaptırılabilir” şeklinde belirtilmiştir.


1. İsteğe Bağlı Toplulaştırma


Toplulaştırma Kanununa göre isteğe bağlı toplulaştırma, proje alanı içerisinde toplulaştırılması istenen arazilerin yarısından çoğuna malik bulunan ve sayıca maliklerin yarısından fazlasını teşkil eden arazi sahiplerinin veya vekillerinin yazılı muvafakati ile yapılır. Bu muvafakat işlemi, DSİ veya proje idaresince Cumhurbaşkanı Kararı öncesinde yaptırılmakta ve gerekçeye eklenmektedir. Bu karar, toplulaştırmaya konu alandaki tüm malikleri bağlayıcı niteliktedir. Fakat toplulaştırmanın bu türünde isteğe bağlı alınan kararın ileride iptal edilebilmektedir.


2. Zorunlu Toplulaştırma


Toplulaştırmanın zorunlu şekilde yürütülmesi yukarıda bahsedilen muvafakatin taşınmaz maliklerinden alınamaması halinde kamu yararı ileri sürülerek arazi maliklerinin rızası aranmaksızın yapılan işleme denir.


Ancak maliklerin rızası dışında taşınmazlarına ilişkin alınan bu işlem, açıkça mülkiyet hakkını ihlal etmekte ve toplulaştırmanın kamulaştırma işlemi yerine geçerek kullanılmasına neden olabilmektedir.


Danıştay 17.Dairesi 2015/9490 Esas ve 01/07/2015 tarihli kararında yürütülen toplulaştırma işlemi iptal edilerek “Uyuşmazlık konusu olayda, tesis edilen arazi toplulaştırması işlemi, özü itibariyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile temel bir insan hakkı olarak öngörülen mülkiyet hakkı ile yakından ilgilidir” denilerek mülkiyetin önemi belirtmiştir.


Bununla birlikte tarafımızca açılan toplulaştırma işleminin iptaline karşı Ankara 3. İdare Mahkemesi 2022/2635 karar numaralı dosyamızda mahkeme;


“ Uyuşmazlık konusu olayda, davacının toplulaştırma öncesindeki parseli D753 karayoluna ve sulama kanalına oldukça yakın, çiftçilik için uygun engebesiz, düz ve verimli bir arazi iken yapılan toplulaştırma işlemi nedeniyle konumu değiştirilerek, D753 karayolundan ve sulama kanalından oldukça uzaklaştırılarak iki yan parselin yine müstakil bir parsel olarak oluşturulmasının teknik bir gerekçeye dayanmadığı ve hakkaniyetli olmadığı sonucuna varıldığından dava konusu işlemde hukuk normları bakımından hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptaline," şeklinde hükme bağlamış, toplulaştırma işleminin iptaline karar vermiştir.


Toplulaştırma İşleminde Aşamalar


Toplulaştırma işlemi Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yürütülür. Toplulaştırma işleminin aşamaları şu şekildedir :


Toplulaştırma Sahasının Belirlenmesi: Toplulaştırma işlemi yapılmadan önce toplulaştırma yapılacak olan alanın sınırları çizilerek proje sahası belirlenir.


Tapu Siciline Şerh: Toplulaştırma kapsamına alınan tarlaların tapu kütüğünde beyanlar hanesine “6200 sayılı Kanunun Ek 9 uncu maddesi gereğince arazi toplulaştırması kapsamına alınmıştır.” ifadesi eklenir.


Sabit Tesislerin Tespiti: Tarlalar üzerindeki sabit tesisler tespit edilerek, parselasyon çalışmaları buna göre yürütülür.


Arazi Derecelendirmesi: Toplulaştırma işleminde araziler; verimine, konumuna ve çeşitli niteliklerine göre 3 dereceye ayrılır. Çiftçinin toplulaştırma işleminden önceki tarlasının alanı ve derecesi belirlenerek, yeni verilecek tarla da bu derece ve alana uygun olarak belirlenir.


Çiftçi Tercihlerinin Alınması: Çiftçi tercihlerinin alınması sırasında, mülakatlar yapılarak çiftçiye tercih edebileceği araziler sunulur ve tercih öğrenilir. Bu aşamada yeni düzenlemeyle birlikte, mülakatlara vekaleten bir başkasının katılması mümkündür.


Parselasyon Planı ve Askıya Çıkarılması: Toplulaştırma sahasında parseller yeniden düzenlenerek, çiftçilerin yeni arazileri saptanır. Bu durum askıya çıkarılarak ilan edilir.


Projenin Onayı: Arazi toplulaştırma projesinin onayı, projeyi yürüten idarenin yetkisine bırakılmıştır. Askıya çıkarılan planlar kesinleşirse, idarece onaylanır.


Yer Teslimi: Kesinleşen ve onaylanan parselasyon planlarına uygun bir şekilde, kolluk kuvvetleri eşliğinde saha üzerinde yer teslimi yapılır.


Toplulaştırma İşleminin İptali


Toplulaştırma işleminin bazı aşamalarında işlemlere karşı itiraz edilmesi, itirazın reddi halinde dava yoluna gidilmesi mümkündür.


a. Arazi Derecelendirmesine İtiraz: Yukarıda ifade edildiği üzere, arazilerin tarımsal verimliliğini ve işlevselliğini tespit etmek amacıyla arazi derecelendirmesi yapılır. Arazi derecelendirmesi tamamen teknik unsurlara ve teknik çalışmalara bağlı kalınarak, arazi derecelendirme komisyonu tarafından laboratuvar çalışmalarıyla yapılmaktadır. Ancak bazı durumda gerçekle bağdaşmayan derecelendirme işlemi yapıldığı da görülmektedir.


Arazi derecelendirmesi yapıldıktan sonra, arazi dereceleri de ilan edilir. İlan süresinin bitimi tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yazılı olarak arazi derecelendirme komisyonuna itiraz başvurusunda bulunmak mümkündür. Yapılan itirazlar 15 gün içerisinde değerlendirilerek sonuçlandırılır. Derecelendirme işlemine itiraz edilmediği takdirde derecelendirme işlemleri kesinleşir.


Parselasyon Planlarına İtiraz: Toplulaştırma işleminin esasını teşkil eden parselasyon planları, askıya çıkarılarak ilanen duyurulur. Parselasyon planları kural olarak 30 gün yerel araçlarla ilanda tutulur. Tıpkı arazi derecelendirme planında olduğu gibi askı bitiminden itibaren 15 gün içinde parselasyon planlarına itiraz edilmezse, planlar kesinleşir ve diğer aşamalara geçilir.


Arazi derecelendirmesi ve parselasyon planlarına itiraz edilmesi halinde itirazların ilgili idarece reddi mümkündür. İtirazların reddi halinde de idari dava yoluna gidilerek, işlemin iptali talep edilebilir. Ancak bu durumda toplulaştırma işlemi değil, işlemin ilgili aşaması (arazi derecelendirmesi, parselasyon planları) iptal edilir ve yetkili idarenin tekrar toplulaştırma işlemi yapması mümkündür.


İşlemin tamamının iptali ise genel hükümlere bağlı olarak; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka aykırı olmalarına bağlıdır.


Bununla birlikte idari işlemlere karşı iptal davası açmak kural olarak 60 günlük süreye tabidir. 60 günlük sürenin başlangıcı, idarenin toplulaştırma işleminin ilgili aşamasına karşı yapılan itirazın reddinin tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.


Toplulaştırma işlemi yapılan taşınmaz üzerinde gerekli işlemler yapılırken taşınmaz malikinin arazi üzerinde herhangi bir tarım faaliyeti yapamayacağı durumda örneğin toprağı ekemez ise zararı veyahut ekip biçemediği ise oluşan zararı tam yargı davalarına sebebiyet verecektir. Bundan dolayı toplulaştırma işlemi yapılmadan önce bu hususlara dikkat edilmesinde taşınmaz malikinin menfaati gözetilmelidir.


Toplulaştırmaya İlişkin Danıştay Kararları Danıştay 17. Dairesinin 2015/8495 esas 2016/4664 Sayılı kararında;


“…Uyuşmazlık konusu toplulaştırma işlemi sonucunda davacıya tahsis edilen yerlerin reel olarak toplulaştırma öncesi ile aynı değerde olmasına rağmen; davacının taşınmazı üzerindeki işletmenin bütünleyici unsuru olan trafo tesisinin korunması gerekirken korunmaması, umumi yola bitişik olan parselin yine imkanlar ölçüsünde aynı yerde verilmesi gerekirken verilmemesi, davacı tarafından kurulan tarımsal nitelikli tesisin anayol cephesi kapatılarak ulaşım imkanlarının kısıtlanması nedeniyle tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline…” şeklinde hüküm kurularak söz konusu toplulaştırma işlemin iptaline karar verilmiştir.


Danıştay 17. Dairesinin 2015/7873 esas ve 2016/3763 sayılı bir diğer kararında;


“ Uyuşmazlıkta, davacının maliki olduğu kadastral taşınmazların bulunduğu alanda parsel oluşturulmasına rağmen, davacıya eski parsellerinin olduğu yerin doğusunda oluşturulan parselden tahsis yapıldığı, 3795, 2885 ve 2282 parsel sayılı taşınmazlarının bulunduğu alanda oluşturulan 117 ada, parselin ise 2898 parsel sayılı taşınmazın maliklerine tahsis edildiği, bu durumun teknik gerekçelerinin ortaya konulamadığı, bilirkişilerce de tahsis edilen taşınmazın aynı verimlilikte olduğu belirtilerek yapılan tahsisin eşdeğer olduğu ifade edilmesine rağmen bulunduğu yerden tahsis yapılmama gerekçelerinin açıklanamadığı, aynı verimlilikte ve eşdeğer nitelikte tahsis yapılmasının hukuken zorunluluk teşkil ettiği, bu zorunluluğun gerekçe kabul edilerek taşınmazların farklı kişilere tahsis edilemeyeceği, farklı alandan yapılan tahsislerin teknik gerekçelerinin bulunması gerekli görüldüğünden, anılan hususlar dikkate alınmadan tesis edilen dava konusu arazi toplulaştırmasının davacıya ait taşınmazlar yönünden iptali gerekirken, davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamıştır.” şeklinde karar verilecek eşdeğerlik ilkesine vurgu yapılmıştır.


Danıştay 10. Dairesinin 2019/10283 esas ve 2021/4434 sayılı kararında;


“…maliklere mümkün olduğu ölçüde eski arazisine eşdeğer ve tek parselde arazi verilmeye çalışılması, maliklerin istekleri dikkate alınarak arazisinin yoğun olduğu bölgede veya en büyük parselinin etrafında toplanarak arazi verilmeye çalışılması, umumi yola (asfalt, şose) bitişik olan parsellerin yine imkanlar ölçüsünde aynı yerde verilmesi, toplulaştırma alanındaki işletme yapı ve tesisleri ile bağ, bahçe vb. sabit tesislerin imkan ölçüsünde maliklerine verilmesi, birden fazla sabit tesisi bulunan maliklerin bu arazi parçalarından mümkün olduğu kadar birinin etrafında tercih vermek zorunda olması, her parselin yol ve sudan faydalanacak şekilde planlanması, küçük işletmelere ait parsellerin, yol ve sudan faydalanabilmesi için, gerektiğinde hisselendir ilmesi, parsel şeklinin zorunlu durumlar dışında dikdörtgen olmasına ve en/boy oranının 1/3 1/7 arasında bulunmasına dikkat edilmesi, toplulaştırma yapılan köyler arasında sınır düzeltmesinin 3083 sayılı Kanunun 14. maddesine göre ve değer eşitliği sağlanarak yapılması, değişiklik yapıldığında köy sınırlarının yol, kanal gibi sabit sınırlara dayandırılmasına çalışılması, ancak zorunlu hallerde parsel sınırının köy sınırı olarak değerlendirilmesi, işletmeyi oluşturan maliklere ait arazinin bir arada değerlendirilebilmesi, maliklerin istekleri halinde tek parselde payları oranında adlarına hisseli olarak tescil edilmesi, parsel yerleştirilmesinde hısım ve hasım ilişkilerine dikkat edilmesi, arazi maliklerinden birden fazla ve komşu köylerde arazisi bulunanların arazilerinin ikamet ettikleri köyün sınırına yakın olacak şekilde planlanmaya çalışılması, blokların düzgün şekilli olmayan kısımlarına büyük parsellerin yerleştirilmeye çalışılması, düşük dereceli arazinin mümkün olduğu ölçüde eski sahiplerine bırakılması veya kendi aralarında toplulaştırılması, verasete iştiraklerden aynı maliklere ait olan arazinin bir işletme olarak değerlendirilmesi, davalı arazinin her birinin ayrı bir işletme olarak değerlendirilmesi, hisse uyuşmazlıkları giderilemeyen parsellerin her birinin ayrı bir işletme olarak değerlendirilerek eski maliklerine aynı hisselerle tescil ettirilmesi, bu araziden malik ve hisse oranları aynı olanların bir arada toplulaştırılabilmesi, Talimatın 9. maddesi kapsamında yer alan tesislerin bulunduğu parsellerin, planlamada öncelikle bulunduğu yerde bırakılmaya çalışılması hususlarına dikkat edilmesi gerektiği…” şeklinde hususlara değinilmiş, toplulaştırma işleminin yürütülmesi sürecinde uyulması gereken hususlar açıkça belirtilmiştir.


Toplulaştırma ve İdarenin Mali Sorumluluğu


İdarenin mali sorumluluğu doğması için ortada bir zararın varlığı ve bu zarar doğuran işlem ve eylemin idareye yüklenebilir olması ve zararın idarenin işlem veya eylemi arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir.


Toplulaştırma işlemi sonrasında işlem öncesine göre taşınmazın özelliklerinin değişmesinden kaynaklı idarenin mali olarak sorumluluğu doğabilmektedir. Toplulaştırma işlemi neticesinde maliklere yeni tapuları verilmektedir. Söz konusu bu işleme karşı kanuna göre 10 yıl içerisinde dava açılabilir. Açılan bu toplulaştırma işleminin iptaline ilişkin davalarda yapılan bilirkişi incelemesi ve keşif incelemesi neticesinde karara çıkmaktadır. Teknik konular olduğu için zararın tespiti için bu tür işlerin yapılması elzemdir. Bu nedenle yargılamalar uzun sürmektedir. Dava sonucunda toplulaştırma işlemi iptal edildiği takdirde malik arazisini yargılama süresi boyunca kullanamamakta ve buna ilişkin zararı doğmaktadır.


Örneğin toplulaştırma işlemi neticesinde arazi daha verimsiz olabilmekte ya da ürün yetiştiremeyeceği bölgeler olabilmektedir. Örneğin iptal davasının iki yıl sürdüğü düşünüldüğünde idarenin yapmış olduğu toplulaştırma işleminden kaynaklı bir zarar doğmaktadır ve bu zarar yargılama süresince de devam etmektedir. Oluşan bu zarar idarenin mali sorumluluğu doğmasına sebep olmaktadır. Bu süre boyunca sebep olunan zarar tam yargı davasına konu olabilecektir.


Başka bir örnek vermek gerekirse malik işlem öncesi arazisi için pahalı bir sulama sistemi almış fakat işlem sonrasında taşınmazı susuz bir yere taşınmıştır. Almış olduğu sulama sistemi kullanılmamasından kaynaklı idarenin mali sorumluluğu doğacaktır. Taşınmazların işlem öncesindeki arazisine eşdeğer nitelikte olması, toplulaştırma alanı alanındaki işletme yapı ve tesislerinin işlem sonrasında da imkan ölçüsünde verilmesi, toplulaştırma işlemi öncesindeki taşınmazın yol ve akarsu nehir gibi su kaynaklarından yararlanması durumunda toplulaştırma sonrasında yeni parsellerin yol ve sudan faydalanması, işletmeli oluşturan maliklere ait arazinin bir arada değerlendirilmesi, parsellerin belirlenmesinde hısım ve hasım ilişkilerine dikkat edilmesi, taşınmazların eski engebe, eğim, tarımsal açıdan verimine göre yeniden işlem tesis edilmesinden kaynaklı durumlarda idarenin mali sorumluluğu doğacaktır.


KAYNAKÇA

Orhan, A. R. (2022). Mülkiyet Hakkı ve Kamulaştırma. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 21 (44), 865-884. Örücü, E. (2011). 1961 Anayasası ve Anayasa Mahkemesine Göre Hakkın Özü Kavramı ve Mülkiyet Hakkının Özü. Journal of Istanbul University Law Faculty, 41 (3-4), 145-161 Çağlayan, R. (2011). Kamulaştırma İşleminin İptali ve Mülkiyetin Âkibeti. Journal Of Istanbul University Law Faculty, 69 (1-2), 453-466. Güzeluçar Muhammet Ferit, Kamulaştırma ve Toplulaştırma Kavramlarının Mülkiyet Hakkı Yönünden Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, 2023 Sarsıkoğlu, Şenel, İdarenin Mali Sorumluluğu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2016
bottom of page