Ticari Sır, Bankacılık Sırrı Veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi Ve Belgelerin Açıklanması Suçu
- Av. Ahmet Melih Kaya
- 15 May 2024
- 8 dakikada okunur
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin açıklanması suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda düzenlenmiştir.

Türk Ceza Kanununun 239. maddesine göre;
(1) Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.
(2) Birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınaî uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır.
(3) Bu sırlar, Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikâyet koşulu aranmaz.
(4) Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
İlgili kanun maddesinin gerekçesi ise;
Maddenin birinci fıkrasında ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bir bilgi veya belgenin bu nitelikte olup olmadığı, ilgili kanunda belirlenen bu hususa ilişkin ölçütler göz önünde bulundurularak hâkim tarafından belirlenir.
Maddenin ikinci fıkrasında, fennî keşif ve buluşlar ile sınaî uygulamaya ilişkin bilgiler koruma altına alınmıştır. Genel anlamda fennî veya sınaî sır, sanayicinin işletmesinin yararı gereği gizli tutmak istediği hususlardır.
Üçüncü fıkrada, sırrın Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya memurlarına açıklanması hâlinde daha ağır ceza öngörülmüştür.
Maddenin dördüncü fıkrasında, bir kimsenin cebir veya tehditle bu madde kapsamına giren bir sırrı açıklamaya mecbur edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
SUÇUN UNSURLARI
A) SUÇUN MADDİ UNSURLARI:
1.SUÇUN KANUNİLİK (TİPİKLİK) UNSURU:
Ceza kanununa göre suç haksızlık oluşturan eylem olarak tanımlanmakla birlikte bir eylemin suç teşkil edebilmesi için önceden kanunla belirtilmiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde belirtildiği üzere:
Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.
TCK m.239’da düzenlenen “Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin açıklanması suçu” açısından tipiklik unsurunun sağlanması bakımından gereken ilk koşul; eylem sahibinin ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere ya da fenni keşif ve buluşlara ya da sınai uygulamaya ilişkin bilgilere, sıfatı veya görevi ya da meslek veya sanatı gereği vakıf olmasıdır.
Ayrıca maddede sayılan bilgi ve belgeleri yetkisiz kişilere vermek ya da ifşa etmek; bu bilgileri hukuka aykırı yollarla ele geçiren kişilerce bilgilerin yetkisiz kişilere verilmesi ya da ifşa edilmesi; bu bilgi ve belgeleri açıklamaya mecbur etmek için cebir ve tehdit kullanılması, şeklinde maddede belirtilen üç seçimlik hareketten birinin gerçekleştirilmesi gerekir.
Bununla birlikte belirtilen söz konusu suç soyut tehlike suçu olmakla birlikte kanunda belirtilen hareketlerden birinin yapılmış olması yeterlidir.
Aynı zamanda bu suç belirtilen hareketlerden birinin gerçekleşmesi halinde suç oluşacağı için seçimlik hareketli bir suçtur.
2. SUÇUN KONUSU:
Suçun hukuki konusunu ceza kanunu ile korunan hak ve çıkar veya hareketin yöneldiği şey oluşturur. Bununla birlikte maddi konusunu ise insanın iradi davranışı ile meydana getirdiği ve dış dünyada değişiklik yaratan kanuna aykırı eylem meydana getirir.
Suçun maddi unsuru olarak meydana getiren eylem, hareket, netice ve nedensellik bağından meydana gelir.
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunun maddi konusu ise ticari sır, bankacılık sırrı, müşteri sırrı, fenni keşif ve buluşlar ile sınaî uygulama niteliğindeki bilgi ve belgelerden meydana gelmektedir.
Ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı kavramı ise gerek madde metninde gerekse maddenin gerekçesinde tanımlanmamıştır. Mevzuatta ise ticari sır, bir ticari işletme veya şirketin faal olduğu alanla ilgili bağımsız ekonomik bir değeri olan veya ekonomik faaliyetlerde sahibi lehine avantaj sağlayan, rakiplerince bilinmemesi ve üçüncü kişilere açıklanmaması gereken her türlü bilgi olarak tanımlanmıştır.
Bankacılık sırrı ise, bankanın yönetim ve denetim organlarının üyeleri, mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen malî, iktisadî, kredi ve nakit durumu ile ilgili bilgilerle bankanın müşteri potansiyeli, kredi verme, mevduat toplama, yönetim esasları, diğer bankacılık hizmet ve faaliyetleri, risk pozisyonlarına ilişkin her türlü bilgi ve belgeden oluşur.
Fenni keşif ve buluşlar ise, fen bilimleri metotları kullanılarak meydana getirilen, ekonomik değeri olan ve orijinal nitelikteki yenilikler olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu yeniliklerin TCK 239’ daki suçu oluşturabilmesi için henüz patentlerinin alınmamış olması gerekmektedir.
Sınaî uygulamalar ise imalat sırları anlamına gelmektedir. Bir sanayicinin uyguladığı ve kendisine menfaat sağladığı için rakiplerinden gizlediği her türlü usul, sistem ve yöntem sınaî uygulama kapsamında değerlendirilir.
3. FAİL:
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu yalnızca gerçek kişiler tarafından işlenebilir. Tüzel kişiler bu suçun faili olamaz. Ancak suçun işlenmesiyle kendisine haksız menfaat sağlayan tüzel kişiler güvenlik tedbirlerine hükmedilebilecektir.
TCK madde 239’a göre sayılan bilgi ve belgelere sahip olan sıfat veya görevi meslek veya sanatı gereğince vakıf olan kişilerce işlenmesi gerekmektedir. Aynı zamanda bu sırrı öğrenen failin sır saklama yükümlülüğü de bulunmalıdır. Bu sır saklama yükümlülüğü kanundan kaynaklanması gerekir.
Kanuna göre bir başka fail ise ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeleri elde eden kişi bunları yetkisiz kişilere verir veya ifşa ederse yine bu suç oluşacaktır.
Bununla birlikte cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı niteliği taşıyan bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur bırakan kişi TCK 239/4’ e göre bu suçun faili olabilecektir.
4. MAĞDUR:
Mağdur, suçta düzenlenen eylem ile beraber hukuki yararı ihlal kimselerdir. Söz konusu suçta mağdur, gerçek veya tüzel kişiler olabilmektedir.
Bununla birlikte mağdur cebir kullanarak ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı niteliği taşıyan bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur bırakılan kişi veya kişilerde mağdur olarak kabul edileceklerdir.
5. FİİL
TCK madde 239’da düzenlenen söz konusu suçta belirtilen eylemler seçimlik aynı zamanda bağlı hareketli bir suçtur. Bundan dolayı maddedeki öngörülen hareketlerden başka bir fiile bu suç işlenemez.
Bu hareketlerden ilki ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı, fenni keşif ve buluşlar ile sınai uygulama niteliğindeki bilgi ve belgeleri yetkisi olmayan kişilere vermektir. Bununla birlikte bu belgelerin yetkisiz kişilerin egemenliği altında bulunması yeterlidir. Kişilerin bu sırrı öğrenmesi gerekmez.
Madde de düzenlenen tipik hareketlerden bir diğeri ise ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı, fenni keşif ve buluşlar ile sınaî uygulama niteliğindeki bilgi ve belgeleri ifşa etmektir. Bu sırların ifşası sıfat veya mesleği gereği öğrenen veya hukuka aykırı yollarla elde eden kişilerce gerçekleştirilebilir.
Suçu oluşturan tipik hareketlerden bir diğeri ise cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki belgeleri açıklamaya mecbur kılmaktır.
6. SUÇUN NİTELİKLİ HALİ:
TCK 239’a göre bu suçun bir tane nitelikli hali düzenlenmiştir. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrını, fenni keşif ve buluşlar ile sınaî uygulama niteliğindeki bilgi ve belgelerin Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklanması halinde ceza artırılır.
Bu sırrın açıklandığı kimse hem yabancı olmalı hem de Türkiye'de oturmamalıdır.
B) SUÇUN MANEVİ UNSURU:
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin açıklanması suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Söz konusu suçun taksirli hali TCK’de düzenlenmediği için suçun taksirli hali cezalandırılamaz. Dolayısıyla suçun cezalandırılabilmesi için kasten işlenmesi gerekmektedir.
YARGILAMA USULÜ VE YAPTIRIMI
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu kanunda da öngörüldüğü üzere şikâyete bağlı tutulmuştur.
Aynı zamanda söz konusu suç uzlaştırmaya da tabidir. Bununla birlikte uzlaştırma sonucunda sanığın edimini yerine getirmesinde mahkeme davanın düşmesine karar verebilecektir.
Mahkeme işlenen suç sonrasında koşulların uygun olduğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verebilecektir. Ancak bu suç dolayısıyla uzlaşma yolunu kabul etmiş ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veremez.
Söz konusu suçun işleyen kişinin tüzel kişi olması durumunda ise mahkeme tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirine hükmedilmesi söz konusu olacaktır.
Bununla birlikte suçtan dolayı açılacak olan davalarda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Ancak bankacılık sırrının açıklanmasında ise Bankacılık Kanunu gereği eylemin işlendiği yerin bağlı olduğu sıra numaralı ağır ceza mahkemesi görevli olacaktır. Gerek görülen yerlerde Adalet Bakanlığının teklifi üzerine HSK bu tür suçlara bakmak üzere o yerdeki diğer Ağır Ceza Mahkemelerini de görevlendirebilir veya yeni bir Ağır Ceza Mahkemesi kurabilir.
Davaya bakma konusunda yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. Bu yer belli değilse şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, şüpheli veya sanık yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa yetki sanığın Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer mahkemesinindir.
Söz konusu suçun yaptırımı ise TCK 239/1-2’deki suç tipleri için bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.
YARGITAY KARARLARI
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ E. 2016/1992 K. 2019/3829 T. 3.4.2019
“....Suç tarihinde katılan şirkette çalışan sanığın şirkete ait ticari sır niteliğindeki bilgileri aynı sektörde faaliyet gösteren ... İsimli firma yetkililerine vererek bu şirkette çalışmaya başladığının kabulüyle hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de; sanığın tüm aşamalardaki savunmalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, aynı suçtan yargılanarak haklarında beraat kararı verilen sanıklar... Ve ...'ın savunmalarında katılan firmadan bir kısım bilgileri flash belleğe aldıklarını, ... isimli şirket yetkilileri ile görüştüklerini ancak herhangi bir bilgi vermediklerini ifade ettikleri, tanık olarak beyanına başvurulan ve bir dönem katılan şirketin vekilliğini yapan ...'in de ifadesinde şirkette ticari sır niteliğindeki belge ya da dokümanların korunması için bir tedbir olmadığını ve bu bilgilerin tüm bilgisayarlarda kayıtlı olduğunu, bilgisayarların kullanımının da çalıştıkları bölüme göre herkese açık olduğunu belirttiği, bu itibarla maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın sıfat ve görevi gereği katılan şirkette ticari sır kapsamındaki ne tür bilgilere sahip olduğu, ... İsimli şirkette çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise hangi tarihlerde çalıştığının tespit edilmesi, anılan şirket yetkililerinin tanık sıfatıyla özellikle temyiz dışı sanıklar... Ve ...'in ifadeleri doğrultusunda beyanlarına başvurulması, keza mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda katılan şirkete ait hangi nitelikteki bilgilerin ticari sır kapsamında değerlendirildiğinin somut verilerle gösterilmediği ve hangi bilgilerin paylaşıldığı hususunda da bir açıklık bulunmadığı nazara alınarak, konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden bu konularda tekrar rapor alınması ve 5237 sayılı TCK'nın 239. maddesinde düzenlenen ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunun oluşabilmesi için “yetkisiz kişilere verme” ya da “ifşa etme” şeklindeki seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi gerektiği de gözetilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır…”
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ E. 2013/14327 K. 2015/16810
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 10.06.2014 gün 2012/6-1336 E. 2014/323 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi, suç oluşturan bir eylemin aynı anda birden fazla kanundaki düzenlemeleri ihlal etmiş olması durumunda “kanunların içtimaı” söz konusu olmaktadır.
Bu hallerde görünüş itibariyle suçların çokluğundan bahsedilebilirse de, eyleme gerçekte karşılaşan normlardan sadece birisi uygulanabileceğinden buna “görünüşte içtima” da denilmektedir. Böyle durumlarda hangi kanunun uygulanması gerektiği, “özel normun önceliği”, “tüketen-tüketilen norm ilişkisi” ve “yardımcı (tali) normun sonralığı” gibi ilkelere göre belirlenmelidir. Genel norm ile aynı hukuki yararı koruyan özel norm, genel normun tüm unsurlarını taşımakla birlikte genel normda yer almayan özel bazı unsurları da ihtiva etmektedir. Böyle bir durumda “özel normun önceliği” ilkesi uyarınca olaya genel norm değil özel norm uygulanacaktır.
5237 sayılı Kanunda “ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması” suçunu düzenleyen 239. madde hükmü genel norm niteliğinde iken 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 73/3, 159. maddelerinde düzenlenmiş olan “sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrenilen bankalara veya müşterilerine ait sırların açıklanması” suçu özel norm niteliği taşıdığından, özel normun önceliği ilkesi gereğince 5237 sayılı TCK`nun 239/1. maddesi değil Bankacılık Kanununun 73/3. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 159. maddesi uygulanmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; katılan bankada ticari portföy yönetmeni olarak görevli olan sanığın, görevi dolayısıyla öğrendiği 1.196 banka müşterisine ait müşteri sırrı niteliğindeki mevduat bakiyesi, vade tarihi ve faiz oranı bilgileri içeren listeyi suç tarihinde başka bir bankada görev yapan eşine elektronik posta yoluyla göndererek açıkladığı, bu suretle 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 73/3. maddesi delaletiyle 159. maddesinde yazılı suçun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle mahkumiyeti yerine yazılı biçimde beraatına karar verilmesi,
Kabule göre de;
TCK’nın 239/1. maddesinde yazılı suç şikayete bağlı olup, CMK`nın 253/1-a maddesi gereğince uzlaşma kapsamında bulunmasına rağmen uzlaşma hükümlerinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK`nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verilmiştir.