İnternet Üzerinden Dolandırıcılık
- Av. Ahmet Melih Kaya
- 4 Eyl 2024
- 15 dakikada okunur
İnternet Üzerinden Dolandırıcılık
Dolandırıcılık suçu Türk Ceza Kanununun “Onuncu Bölümü'nde “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Dolandırıcılık suçunun işlendiği 157. maddeye göre “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir”.

Türk Ceza Kanununun 158. maddesinde ise dolandırıcılığın nitelikli halleri işlenmiştir.
Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle, g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
l) (Ek: 24/11/2016-6763/14 md.) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle, İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013-6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz. (2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) (Ek fıkra: 24/11/2016-6763/14 md.) Bu madde ile 157'nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Türk Ceza Kanununun 158. maddesinin f bendine göre bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bilişim sistemleri ya da banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, dolandırıcılık suçunun işlenmesi açısından faile önemli bir kolaylık sağlamaktadır. Bu nedenle bu husus dolandırıcılık suçunun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir.
Bilişim sistemi, Türk Ceza Kanununun 243. maddesinin gerekçesinde, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağı veren manyetik sistemler olarak tanımlanmıştır. Bilişim suçları da doktrinde, bilgileri otomatik işleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir sistemde kanuna ve ahlaka aykırı veya yetki dışı gerçekleştirilen her türlü davranış, biçiminde tanımlanmıştır.
Dolandırıcılık suçu, hileli hareketlerle mağdurun veya onun adına hareket eden kimselerin kandırılarak, mağdurun zararına yarar elde etmektir. Bilişim sistemi yoluyla dolandırıcılıkta, sistemin kandırılmasından söz edilemeyeceğinden, bu sistem aracılığıyla, bu sistemi kullanan karşıdaki insanların kandırılması söz konusudur. Bu nedenle sistemin bir kısım açıkları bulunarak, sisteme bazı şeyler varmış gibi girilmek suretiyle yarar sağlama, hileli hareketin insana karşı yapılmaması nedeniyle dolandırıcılık suçunu değil, hırsızlık suçunu oluşturabilecektir.
Örneğin internette Facebook, Instagram ya da Twitter aracılığıyla görüşerek samimi olduğu bir kimseye, iş bulma vaadiyle ondan para alması durumunda f bendi hükümleri uygulanacaktır. Ya da Sahibinden ve Arabam.com gibi internet sitelerinde olmayan bir araca dair sahte bir ilan verilip araca alıcı olanlardan kapora alınması da aynı şekilde değerlendirilir. Bu şekilde örnekler sayılıp, sıralanıp, çoğaltılabilir.
Kanun koyucu, insanların yüz yüze gelmeden makineleri, kartları aracı kullanarak geçtikleri iletişimde, aldatmanın kolay olacağını düşünerek bu şekilde bir artırım nedeni öngörmüştür. Banka veya kredi kurumlarının, bilişim sistemlerinde hileli bir işlemin yapılması suretiyle bu suç işlenebilir. Bu sistemle karşıdaki kişinin kandırılması halinde örneğin sistemle haberleşirken karşıdaki muhatabın kontör, para, eşya sağlanması, e-posta ile gerçeğe aykırı bir durum iletilerek muhatabın mesajlaşarak istenileni yapması üzerine aldatılıp çıkar sağlanması halinde suç oluşacaktır. Yargıya 11. Ceza Dairesi’nin 24.10.2007 gün ve 7300/7063 sayılı kararında sanığın internet aracılığıyla elde ettiği bir başkasına ait e-mail posta adresini kullanarak o kişinin arkadaşlarına mesaj çekerek kontör istemesinin mağdur sayısınca bilişim sistemi kullanarak dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu kabul etmiştir. Burada zarar verilen kişi veya kurumun banka veya kredi kurumunun, bilişim sisteminin, yöneticisi olması zorunlu değildir. Örneğin, internette tanıtılan bir malın orada görülerek veya oraya güvenilerek alınması durumunda, insanlar bilişim sistemine güvenerek hareket etmektedirler. Orada gösterilen ve reklamı yapılan maldan çok farklı bir malın gönderilmesi durumunda, bu nitelikli hal uygulanacaktır. Yargıtay bir kararında internette görüştükten sonra fail ile mağdurun bir araya gelerek yüz yüze görüşmeleri nedeniyle suçun işlenmesinde internette görüşmenin bir kolaylık sağlamadığı ve “bilişim sistemlerinin” araç olarak kullanılmadığını kabul etmiştir.
Yargıtay başlangıçta hatalı olarak internette verilen ilanlarla yapılan dolandırıcılık eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 158/1-g maddesinde düzenlenen basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu teşkil ettiğini kabul etmişken daha sonra isabetli olarak anılan şekilde gerçekleştirilen dolandırıcılık eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 158/1-f maddesinde düzenlenen bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturacağını kabul etmiştir.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun örnekleri şöyle sıralanabilir:
· İlan ve Reklam Yoluyla Dolandırıcılık
· Onay Kodu Gönderilmesi Suretiyle Dolandırıcılık
· Sahte veya Hacklenmiş Hesap Üzerinden Gönderilen Mesaj Yoluyla Dolandırıcılık
· Kendini Bankacı Sigortacı veya Kamu Görevlisi Olarak Tanıtmak Suretiyle Dolandırıcılık
· Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis Suçları
A) Bilişim Suretiyle Hırsızlık Suçları
Türk Ceza Kanununun 142/2-e maddesinde düzenlenen bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçları, genelde mağdura ait internet ya da mobil bankacılık hesabına yapılan hukuka aykırı erişim yoluyla işlenmektedir. Bu doğrultuda mağdura ait hesaba internet veya mobil bankacılık uygulaması üzerinden erişim sağlandığından eylemin bilişim sistemleri vasıtasıyla işlendiği kabul edilmektedir.
Bu tür eylemlerde çoğunlukla failin müştekiye ait hesaba ne şekilde erişim yaptığı tespit edilememekte, sadece müştekinin beyanı ve bankanın bildirmiş olduğu mağdura ait hesaba erişim yapan IP adresi dolayısıyla böyle bir yabancı erişimin varlığı kabul edilmektedir.
Ancak bazı durumlarda failin mağdura ait hesaba ne şekilde eriştiği yapılan soruşturma neticesinde belirlenebilmektedir. Örneğin failin mağdura ait sahte kimlik bilgileriyle ilgili GSM bayisine müracaat ederek, mağdur adına olan GSM hattının hırsızlık veya kayıp gerekçesi ile yenilemesi ve akabinde temin edilen bu hat ile mağdurun hesabının bulunduğu bankayı arayarak, mağdurun telefonuna şifrenin gönderilmesi için bankaya bildirdiği aynı numaranın tekrar tanımlanması suretiyle mağdura ait internet veya mobil bankacılık hesabına erişim sağladıktan sonra para transferi ya da harcama yapmak suretiyle haksız menfaat elde ettiği tespit edilebilir.
Daha önce de belirtildiği gibi failin mağdura ait hesaba mağdurun iradesini sakatlayarak hile ve desise ile erişim sağladığına dair bir veri, müşteki beyanı veya teknik delillere göre bir tespit var ise artık suç bilişim suretiyle hırsızlık değil, bilişim suretiyle dolandırıcılık olacaktır. Zira, nihayetinde Türk Ceza Kanununun 141. maddesinde tanımlanan hırsızlık suçunun mağdura ait herhangi bir maddi değeri bulunan malın rızası dışında bulunduğu yerden hakimiyet alanına alınması ile birlikte oluşması karşısında, mağdurun iradesinin hile ve desise ile sakatlanarak bir malın teslimi ya da failin egemenlik alanına geçirilmesi durumlarında dolandırıcılık suçunun yasal unsurları oluşacaktır.
Diğer hırsızlık türlerinde olduğu gibi bilişim suretiyle hırsızlık suçlarında da hırsızlığa konu değerin, örneğin paranın müştekinin hâkimiyet alanından çıkarak şüphelinin hâkimiyet alanına girmesi ile suç tamamlanacaktadır.
B)Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis Suçları
Spor müsabakalarına ilişkin bahis suçları 7258 sayılı yasanın 5. maddesi kapmasında düzenlenmiştir. Buna göre;
Madde 5 – (Değişik: 12/7/2013-6495/3 md.) Kanunun verdiği yetkiye dayalı olmaksızın;
a) Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis veya şans oyunlarını oynatanlar ya da oynanmasına yer veya imkân sağlayanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
b) Yurt dışında oynatılan spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarının internet yoluyla ve sair suretle erişim sağlayarak Türkiye’den oynanmasına imkân sağlayan kişiler, dört yıldan altı yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
c) Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarıyla bağlantılı olarak para nakline aracılık eden kişiler, üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
ç) Kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik edenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
d) Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis veya şans oyunlarını oynayanlar mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından beş bin liradan yirmi bin liraya kadar idari para cezası ile cezalandırılır.
Bu madde kapsamına giren suçlarla bağlantılı olarak, spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis veya şans oyunlarının oynanmasına tahsis edilen veya oynanmasında kullanılan ya da suçun konusunu oluşturan eşya ile bu oyunların oynanması için ortaya konulan veya oynanması suretiyle elde edilen her türlü mal varlığı değeri, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir.
Bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Bu madde kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun erişimin engellenmesine ilişkin hükümleri uygulanır.
Bu madde kapsamına giren suçların işlendiği işyerleri mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından ihtarda bulunmaksızın üç ay süreyle mühürlenerek kapatılır. İş yeri açma ve çalışma ruhsatına sahip işyerlerinin ruhsatları mahallin en büyük mülki idare amirinin bildirimi üzerine ruhsat vermeye yetkili idare tarafından beş iş günü içinde iptal edilir.
Bu düzenleme uyarınca yasa dışı bahis suç olarak tanımlanmıştır. Kumar oynamada olduğu gibi bireysel olarak bahis oynamak, suç değil idari para cezası gerektiren kabahat olarak kabul edilmiştir. Ancak Türk Ceza Kanununun 228. maddesinde tanımlanan kumar oynatma suçunda olduğu gibi bahis ve şans oyunu oynatanlar, oynanmasına yer ve imkan sağlayanlar “a” fıkrası uyarınca cezalandırılacaktır. Burada bahis ve şans oyunu oynanması için gerekli internet sitesini kuranlar ve işletenler “oynatan” konumunda iken bu oyunların iş yerlerinde oynanmasına izin veren kişiler de “oynanmasına imkan veren” konumundadır. Yurt dışında oynatılan spor müsabakalarına dayalı bahis ve şans oyunlarının Türkiye’de oynanmasına imkan sağlayanlar “b” fıkrası uyarınca cezalandırılacaktır. Görüldüğü üzere kanun koyucu, yurt içindeki spor müsabakaları üzerinden bahis oynanması ile yurt dışındaki spor müsabakalarına dair bahis oynanmasını ayrı ayrı düzenlemiştir. Eğer bir kimse bahis veya şans oyunundan geldiğini bildiği paraların naklinde aracı olursa, örneğin bir kişi üzerinden bahis oynanacağını bildiği halde kendisine verilen bir menfaat karşılığında adına açtığı banka hesabını kullanmaları için bahis oynatanlara verirse “c” fıkrası uyarınca hakkında soruşturma yapılabilecektir. Yasa dışı bahsin reklamını yapanlar, afişini asanlar veya bunların oynanmasını teşvik edenler de “d” fıkrası uyarınca cezalandırılacaktır.
Bu açıklamalar ışığında, yasa dışı bahis ve şans oyunu oynatma eyleminin iki ayaktan oluştuğu anlaşılmaktadır. Bunlardan birincisi, geniş kitlelere ulaşmayı sağlayacak bu oyunun oynatılacağı bir internet sitesi, ikincisi ise bu oyunu oynamak isteyen kişilerin para gönderecekleri, oynatanların da menfaat elde edecekleri bir banka hesabıdır.
Bu tür suçlar genelde Cimer ya da Bimer yoluyla yapılan ihbarlar ya da ilgili kolluk birimi tarafından yapılan sanal devriyeler esnasında tespit edildiğinden, bahsin oynatıldığı internet sitesi üzerinden gerekli araştırma ve inceleme ilgili kolluk birimi tarafından yapılacaktır. Bir internet sitesi oluşturulurken, bir mail adresi ile üyelik sağlanırken, üyelik adı ve iletişim ve adres bilgileri paylaşılmakta, ayrıca bu site tescil edilirken mutlaka bir hesap üzerinden ödeme yapılmaktadır. Buna göre ilgili kolluk birimi araştırmasını yapacaktır. Paraların yatırıldığı banka hesapları ya ihbarda belirtiliyordur ya da ilgili kolluğun tespit ettiği internet sitesine erişim yapıldığında site içerisinde mutlaka buna dair bilgiler mevcuttur.
Hesabın bulunduğu bankalara müzekkere yazılarak, bu hesabın hangi tarihte açıldığı hesap sahibinin açık kimlik ve adres bilgileri ile istenilen zaman aralığına ait bu hesaba para gönderme ve bu hesaptan başka hesaplara para aktarma işlemlerine dair gönderen gönderme zamanı ve açıklama notunu gösteren hesap özetleri varsa bu hesaptan sürekli para aktarımı yapılan hesapların neler olduğu ve havale yoluyla aktarma varsa havale yapılan hesap sahiplerinin açık kimlik ve adres bilgilerinin ne olduğu, birden çok hesap varsa bu hesaplar arsında bir bağlantı olup olmadığı hususları sorulacaktır. Eğer suçtan elde edilen menfaat meblağı yüksek, hesap sayısı ve şüpheli sayısı çok fazla ise yani organize bir şekilde bahis oynatılıyor ise, ayrıca hesaplar arası hareketi ve bağlantıyı ve suçtan elde edilen menfaati ve olayın sınırlarını görmek adına “Masak'tan rapor tanzim etmesi istenebilir.
Yasa dışı bahis suçunun, 1072 sayılı yasaya muhalefet ve Türk Ceza Kanununun 228. maddesinde tanımlanan kumar oynatma suçu ile birlikte işlenmesi durumunda, 1072 sayılı yasaya muhalefet suçunun bu yasada sayılan makinelerin sadece yurda sokulması bulundurulması ve çalıştırılması ile birlikte oluşması karşısında , öncelikle bu makinenin sahibi biliniyor ise bu kişi, bilinmiyor ise her halükarda bu makinenin bulunduğu iş yerinin sahibi ve işleteni bu makinenin işleteni, maliki ve zilyedi olarak bu suçtan sorumlu tutulacak, eğer bu makine ile ayrıca kumar oynatılmış ise, iş yeri sahibi, işleteni ve çalışanı hepsi hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 228. maddesinden de işlem yapılacaktır. Eğer bahis oynatılan aynı iş yerinde ayrıca kumar oynatıldığına dair delil yoksa, bahis de Türk Ceza Kanununun 228/6 maddesi anlamında bir tür kumar olduğundan sadece 7258’den işlem yapılacak, eğer bahis yanında kumar da oynatıldığı tespit edilmiş ise her iki suçtan da cezalandırma yoluna gidilecektir.
C) Yargıtay Kararları
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/32140 E. , 2021/4257 K.
Bu şekilde, sanık ...'un bankaca tahsis edilmemesi gereken kredi ile ilgili olarak birer hafta arayla aynı banka şubesine iki kez sahte SGK hizmet dökümü sunarak 15.000 TL tüketici, 63.750 TL konut kredisi almak suretiyle; sanık ...'ün yine sahte hizmet dökümü ile bankaya müracaat edip 25.000 TL tüketici kredisi almak suretiyle atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri, kefil olan diğer sanıklar ... ve ...'in de yine sahte hizmet dökümleri sunup kredi sözleşmesine kefil olarak imza atmak suretiyle; sanıklar ... ve ...'un da kredi dosyası hazırlama ve sahte hizmet dökümlerini dosyaya sunmak suretiyle bu suçun işlenmesine yardım ettikleri iddia edilen olayda;1- Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;Kredi başvurularına eklenen SGK hizmet dökümü cetvellerinin bilgisayar çıktısı şeklinde imzasız ve onaysız oldukları, katılan bankanın kredi başvuruları sırasında, internet sistemi üzerinden erişimi mümkün olduğu halde SGK hizmet dökümü belgelerinin kontrolünü yapmayarak basiretli bir tacir gibi davranmadığı ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmediği, sanıkların bankanın denetim olanağını ortadan kaldıracak mahiyette hileli bir hareketlerinin bulunmadığı anlaşılmakla; sanıklara atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılama sonunda, sanıklara atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, atılı suçun sübut bulduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,2- Sanık ... hakkında verilen beraat hükmünün incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1136 sayılı Kanun'un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün ilgili kısmına "Sanık ...’un kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 3.000 TL vekâlet ücretinin Hazineden alınarak sanığa verilmesine" fıkrasının eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/4365 E. , 2021/14979 K.
Gereği görüşülüp düşünüldü: TCK.nın 244/4. maddesindeki "yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde" şeklindeki düzenleme karşısında; sanığın, katılanın banka hesabına internet bankacılığı aracılığıyla girilip mevduatında bulunan paranın oluşturulan banka hesabına transfer edilerek POS cihazı aracılığı ile harcama yapılması şeklindeki eyleminin, TCK.nın 142/2-e madde ve fıkrasında düzenlenen bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde, TCK.nın 244/4. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması,Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. ve 326/son maddeleri gereğince sonuç ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, 31.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2020/4413 E. , 2021/6614 K.
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, sair nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;7258 sayılı Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde, bu Kanun’daki düzenlemelere aykırı olarak spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis ya da şans oyunları oynatma veya oynanmasına imkan sağlanmasının suç olarak düzenlendiği, oynatılan bahsin yurtdışı kaynaklı olup olmadığına göre de farklı cezalar öngörüldüğü, anılan fıkranın (b) bendinin “Yurt dışında oynatılan spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarının internet yoluyla ve sair suretle erişim sağlayarak Türkiye’den oynanmasına imkân sağlayan kişiler,…” şeklinde düzenlendiği, gerek madde gerekçesi gerekse düzenlemedeki “… internet yoluyla ve sair suretle erişim sağlayarak…” ibaresi gereğince, fiilin hangi bent kapsamına girdiğinin tespitinde ayırt edici unsur, bahis oynanan futbol ya da sair müsabakaların oynandığı yer değil, bahis organizasyonunun ya da günümüz teknik imkanları göz önüne alındığında, bahis oynatmak üzere erişim sağlanan internet sitesinin bulunduğu yer olduğu cihetle, bozma üzerine yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda, bilgisayarda tespit edilen bahis kuponlarındaki futbol müsabakalarının yurtdışında oynandığının belirtilmesi üzerine sanığın eyleminin 7258 sayılı Kanunun 5/1.b maddesi kapsamında kaldığı kanaatine ulaşılmış ise de gerekirse Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ve diğer kaynaklardan araştırılmak suretiyle, sanığın bahis oynattığı tespit edilen “www.korner24bet.com” internet sitesinin, suç tarihi itibariyle, bulunduğu yer tespit edilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 15/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/33845 E. , 2021/4175 K.
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanıkların birlikte hareket ederek katılan ... Tic. Ltd. Şti. isimli firmaya, diğer katılanlar ve müştekilere ait, bir şekilde ele geçirdikleri kimlik fotokopilerindeki kimlik bilgileri kullanılarak katılan şirketin internet sitesi üzerinden danışman kodu oluşturmak suretiyle yeni aynı internet sitesi üzerinden çeşitli kozmetik ürünleri siparişi verildikleri, sanıkların sipariş verirken kendi adreslerini ve kendilerinin kullandığı telefon numaralarını katılan şirkete bildirdikleri, satın alınan ürünlerin Yurtiçi Kargo vasıtasıyla adına sipariş verilen katılanlar ve müştekilere gönderildiği, daha sonra sanıkların kargoların geldiğinden haberdar olduktan sonra kargo şirketinin şubesine giderek kendilerini siparişleri veren kişilerin gönderdiğini söyleyip ellerinde bulunan, sipariş sahibine ait kimlik fotokopilerini ibraz edip teslim tutanağını da imzalayarak ürünleri teslim aldıkları, bu şekilde sanıkların müşteki ... adına 06/04/2011 tarihinde 276,80 TL, katılan ... adına 07/04/2011 tarihinde 290,70 TL, katılan ... adına 07/04/2011 tarihinde 287,00 TL, katılan ... Çam adına 12/04/2011 tarihinde 289,60 TL, katılan ... adına 14/04/2011 tarihinde 287,90 TL, müşteki Yurdanur Şahin adına 14/04/2011 tarihinde 292,50 TL değerindeki ürünleri bilişim sistemlerinin sağladığı kolaylıktan faydalanarak sipariş edip bedellerini ödemeyerek katılan şirketi zarara uğrattıkları, bu suretle üzerlerine atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda;1- Sanık ...’ın hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;13/06/2014 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen hükmü, CMUK'nın 310. maddesinde belirtilen bir haftalık yasal süreden sonra, 23/06/2020 tarihinde temyiz eden sanığın temyiz isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,2-Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıklar ... ve ...’ın mahkumiyetine ilişkin hükümlerin temyiz incelenmesinde;Sanıkların savunmaları, katılanlar ve müştekilerin beyanları, tanık anlatımları, bilirkişi raporu, kargo gönderim ve teslim tutanakları, HTS kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre sanıkların üzerlerine atılı nitelik dolandırıcılık suçunu işlediklerinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.Sanıklara yüklenen eylemin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-d bendinde öngörülen kamu kurumu olan Nüfus Müdürlüğü'nün maddi varlığı olan nüfus cüzdanının kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve aynı Kanunun 158/1-f bendinde öngörülen bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığı ve birden fazla bendin sanıklar tarafından ihlal edilmiş olduğu anlaşılmakla, sanıklar hakkında uygulama yapılırken alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini gerekirken, bu husus gözardı edilerek eksik cezaya hükmedilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanıkların sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (i) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde, adli para cezası belirlenirken, tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması suretiyle tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, 5275 sayılı Kanunun 106.maddesinde öngörülen adli para cezası yerine çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi açısından, infazda tereddüt oluşturacak şekilde temel gün adli para cezası belirlenip 5237 sayılı TCK'nın 52. maddesi uyarınca, 20 TL ile çarpıldıktan sonra çıkan sonuç miktar üzerinden arttırma ve eksiltme yapılması suretiyle sanıklar hakkında fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; adli para cezasına mahkumiyete ilişkin uygulamanın hükümlerden çıkartılarak yerlerine, “sanıkların elde etmeye çalıştığı menfaat dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK'nın 158/1-f, son maddesi gereğince "175 gün" adli para cezası ile cezalandırılmalarına, aynı Kanun'un 43/1. maddesi gereğince cezaları takdiren 1/4 oranında arttırılarak "218 gün" adli para cezası ile cezalandırılmalarına, aynı Kanun'un 62/1. maddesi gereğince cezaları 1/6 oranında indirilerek "181 gün" adli para cezası ile cezalandırılmalarına, aynı Kanun'un 52/2 maddeleri gereğince günlüğü 20.00 TL'den hesap edilmek üzere sonuç olarak 3.620 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına” ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2021/370 E. , 2021/3270 K.
Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma esnasında, suç yeri itibarıyla dosyanın Urla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 06/02/2020 tarihli ve 2019/15240 soruşturma, 2020/130 sayılı yetkisizlik kararını müteakip, bu kez suç yeri bakımından dosyanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ilişkin Urla Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 21/02/2020 tarihli ve 2020/586 soruşturma, 2020/45 sayılı yetkisizlik kararı üzerine, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili savcılık olarak belirlenmesine dair mercii Karşıyaka 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/02/2020 tarihli ve 2020/357 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 13/11/2020 gün ve 94660652-105-81-14948-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak soruşturma dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/12/2020 gün ve 2020/105050 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;Benzer bir olay sebebiyle, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 25/06/2018 tarihli ve 2018/3419 esas, 2018/4618 karar sayılı ilâmında "....Dairemizin 06.04.2015 tarih ve 2015/4473-23011 sayılı ilâmı ve daha birçok kararında da belirtildiği üzere, dolandırıcılık suçunun, iradesi fesada uğratılan kişinin yatırmış olduğu paranın fail tarafından çekildiği anda tamamlanacak olması nedeniyle suç yerinin de menfaatin temin edileceği yer olacağından hareketle...." şeklinde belirtildiği üzere, somut soruşturma dosyasına konu olayda, müştekinin letgo isimli internet sitesi üzerinden beğendiği org müzik aletini satın almak için yaptığı görüşme sonucu gönderdiği paranın Akbank'a ait İzmir ilinde bulunan Güzelbahçe ATM cihazından çekildiğinin tespit edilmesi karşısında, haksız menfaatin temin edildiği yerin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının yargı çevresinde kaldığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Soruşturma dosyasına konu olayda haksız menfaatin temin edildiği yerin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı yargı çevresinde kaldığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunmadığından, kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmekle, Karşıyaka 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/02/2020 tarih ve 2020/357 D. İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 22/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.