Adli Para Cezası Nedir? Nereye Ödenir?
- Av. Ahmet Melih Kaya
- 24 May 2024
- 7 dakikada okunur
Adli Para Cezası

Adli para cezası Türk Ceza Kanununda yer alan suçların işlenmesi halinde uygulanan müeyyidelerden biridir. Türk Ceza Kanununda yer alan suçların işlenmesi halinde hapis cezası ve adli para cezası yaptırımları uygulanabilir.
Adli para ceza Türk Ceza Kanununun 52. maddesinde düzenlenmiştir.
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yedi yüz otuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.
(4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.
Adli Para Cezası Çeşitleri
· Doğrudan Hükmedilen Adli Para Cezası
· Seçenek Yaptırım Olan Adli Para Cezası
· Hapis Cezasından Çevrilen Adli Para Cezası
· Hapis Cezası ile Birlikte Hükmedilen Adli Para Cezaları
Müeyyidenin Hapis Cezasından Adli Para Cezasına Çevrilmesinin Şartları
Adli para cezasına dönüştürme kararı mahkemenin bazı hususları değerlendirerek verdiği bir karardır. Sanığın kişiliği ekonomik durumu, , sosyal durumu mahkemede duyduğu pişmanlık gibi hususlar mahkeme tarafından değerlendirilir.
Adli Para Cezasının Belirlenmesi
Para Cezasının Gün Olarak Tayini
· Suçun işleniş biçimini,
· Suçun işlendiği zaman ve yeri,
· Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
· Suçun konusunun önem ve değerini
· Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını
· Failin kusurunun ağırlığını
· Failin güttüğü amaç ve saiki,
göz önüne alarak gün birim sayısının kaç gün olduğunu belirleyecektir.
Dolandırıcılık Suçunda Adli Para Cezasının Belirlenmesi
Dolandırıcılık suçunun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak veya bilişim sistemlerinin banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle ya da banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi halinde faile verilecek hapis cezasının sınırı 3 yıldan, adli para cezasının miktarı ise suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
Taksitlendirme
Kural olarak mahkeme kararları kesinleştiği andan itibaren tamamen veya kesintisiz olarak infaz edilmesi gerekir. Ancak yasalar bazen sanığın ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak infazın kesinleşmesinden itibaren belli bir süre sonra yapılması ve cezanın kısım kısım infaz edilmesi konusunda somut olayın özelliğine göre hakime takdir yetkisi vermişlerdir.
Türk Ceza Kanununun 52/4. maddesine göre “Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.”
Taksitlendirmeye Konu Olacak Yaptırım
Taksitlendirilecek ceza, adli para cezasıdır. Adli para cezası dışında bir cezanın örneğin hapis cezasının veya adli para cezası dışındaki seçenek tedbirlerin kısım kısım infazı söz konusu olamaz. Taksitlendirmeye konu adli para cezası, doğrudan verilen adli para cezası olabileceği gibi hapisten çevrilen adli para cezası da olabilir.
Taksitlendirme Kararı
Taksitlendirme kararını hükmü veren mahkeme hükümle birlikte verecektir. Hüküm verdikten sonra mahkeme işin içine tekrar girerek taksitlendirme kararı veremez.
Adli para cezası hükümde taksite bağlanmamışsa, bir aylık süre içinde mahkum olduğu adli para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine, Cumhuriyet savcısı tarafından geri kalan kısmın birer ay ara ile iki eşit taksitle ödenmesine izin verilir. Bu duruma kanuni taksitlendirme hakkı denir. Burada Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi yoktur.
Hakim taksitlendirme yaparken, failin ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde tutacak, bu duruma göre verilen adli para cezasını failin bir defada ödeme imkanlarını araştıracaktır.
Failin ekonomik durumu, failin isi, mesleği, mali durumu, geçimini neyle sağladığı, toplum içindeki konumunu ifade eder.
Diğer şahsi halleri ise, doktrinde belirlendiği gibi "failin ailevi ve psikolojik durumu, yükümlülükleri, toplum içindeki yeri ve durumu, is ve sosyal hayatı gibi hususların yanında, geçimini ne ile sağladığı, kaç kişiye baktığı, evinin kendisinin mi, yoksa kira mı olduğu gibi, verilen adli para cezasını bir defada ödemesinin engelleyen tüm durumları kapsayan hususları içine alacağı kanaatindeyiz.
Yargıtay, sanığın aynı dosyada yargılandığı bir suçtan verilen adli para cezasının taksitlendirilip, diğer suçtan verilen adli para cezasının taksitlendirilmemesini bozma nedeni saymaktadır.
Kanaatimizce hem gün para cezasının tayininde, hem de taksitlendirmede mahkemeye dayanak olması için, artik mahkemeler tensiple birlikte sanığın şahsi ve ekonomik durumlarını tüm dosyalarda araştırmak zorundadırlar.
Taksitlendirme talebi varsa, hâkim bu konuda olumlu karar verecek, bu talebi karşılayacaktır.
Sanık veya müdafii tarafından yapılan "lehe hükümlerin uygulanması" istemi, taksitlendirmeyi de içerdiğinden, mahkeme bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar vermelidir.
Adli Para Cezası Nereye Ödenir
Adli para cezasının ödemesi için İnfaz Savcılığı tarafından gönderilen ödeme emrini alan hükümlü, Cumhuriyet Savcılığı İnfaz Bürosu'na başvurur. Bu büroya başvurduktan sonra hükümlü vergi dairesine yönlendirilir. Vergi dairesine vermesi için bir yazı yazılıp verilir.
Yargıtay Kararları
11. Ceza Dairesi 2021/12153 E. , 2021/6998 K.
A)Sanık hakkında “ 2007 takvim yılında Sahte Fatura Kullanma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik sanık müdafileri ile katılan vekilinin, “ 2008 takvim yılında Sahte Fatura Kullanma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik sanık müdafilerinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde; Sanığa yüklenen “2007 ve 2008 takvim yıllarında Sahte Fatura Kullanma” suçlarının Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihlerinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla sanık müdafileri ile katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
B)Sanık hakkında “ Defter, kayıt ve belgeleri gizleme ” suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik sanık müdafileri ile katılan vekilinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
1)213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 139. maddesine göre vergi incelemelerinin iş yerinde yapılması gerektiği, iş yeri faal olan sanığın hesaplarının dairede incelenmesine imkan veren 213 sayılı Yasanın 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin incelemeyi yapan vergi denetmeninden sorulması, iş yeri dışında inceleme yapılması gerektiğine ilişkin bir tespiti varsa buna ilişkin belgenin dosyaya ibrazının istenmesi, aksi takdirde yapılan tebligatın hukuki sonuç doğurmayacağı ve bu itibarla suçun unsurlarının oluşmayacağı anlaşılmakla, eksik araştırma neticesinde mahkumiyet hükmü kurulması,
2)Kabule göre de;
a)5271 sayılı CMK'nin 5728 sayılı Kanun ile değişik 231/5. maddesi uyarınca mahkemece hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. İncelenen dosyada, defter, kayıt ve belgeleri gizleme suçu neticesinde oluşan herhangi bir somut maddi zarar bulunmadığı halde, hakkında takdiri indirim uygulanarak cezası ertelenen ve engel adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, hükmün gerekçesinde müşteki kurumun zararını gidermemiş olması nedeniyle, hüküm fıkrasında ise takdiren denmek suretiyle çelişkiye neden olacak şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi, yasaya aykırı,
b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafileri ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 22.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
11. Ceza Dairesi 2021/14639 E. , 2021/6920 K.
7035 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 291. maddesinin 1. fıkrasının Bölge Adliye Mahkemelerinden verilen kararlara ilişkin temyiz süresini düzenlediği, daha önce Yargıtay incelemesinden geçen dosyalara ilişkin temyiz süresinin CMUK'nin 310. maddesine göre 1 hafta olduğu, ancak verilen hükümde temyiz süresi 15 gün olarak gösterilmek suretiyle sanığın yanıltıldığı anlaşıldığından, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilerek ve sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunun 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdi edildiği ancak uzlaşmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede; Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1-)Sanık hakkında hükmolunan hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
2-)Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesiyle yapılan değişiklik gözetilmeden, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmesi,
3-)07.12.2011 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 2011 şeklinde yazılması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının adli para cezasına ilişkin kısmından “60 gün”, “50 gün”, “1.000 TL” ibarelerinin çıkarılarak yerlerine sırasıyla “5 gün”, “4 gün” ve “80 TL” ibarelerinin eklenmesi, hüküm fıkrasında yer alan “Sanığa para cezasını süresi içerisinde ödememesi halinde hapse çevrileceği hususunun ihtarına (ihtarat yapılamadı),” ibaresinin çıkarılarak, yerine "ödenmeyen adli para cezasının 5275 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'la değişik 106/3. maddesi gereğince infazına" ibaresinin yazılması, gerekçeli karar başlığının suç tarihi kısmında yer alan 2011 ibaresi çıkarılarak yerine 07.12.2011 yazılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
9. Ceza Dairesi 2021/19716 E. , 2021/7857 K.
Cinsel taciz suçundan sanık ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 105/1-1.cümle, 52/2. maddeleri gereğince 1.800 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2020 gün ve 2019/646 Esas, 2020/31 sayılı Kararını kapsayan dosya tetkik edildi.
Dosya kapsamına göre, suç tarihi itibarıyla adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 21.01.2020 gün ve 2019/13238 Esas 2020/1688 Karar sayılı ilamında da "....İnceleme konusu somut olayda; suç tarihi itibarıyla adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında hakaret suçundan adli para cezası verildiği, sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını kabul edip etmediğinin sorulmadığı anlaşılmaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşması karşısında, mahkemece subjektif koşul da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun ve lehe hüküm uygulanması talep ettiği halde sanık hakkında TCK'nın 62. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılmaması hukuka aykırıdır.... sayılı kararının, CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA..." şeklinde belirtildiği üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu, sanığın 16.12.2019 tarihli duruşmada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını talep ettiği nazara alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/6. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususu tartışılmadan yazılı şekilde sanık aleyhine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01.03.2021 günlü, 94660652-105-34-20092-2020-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrakla birlikte dosya Daireye tevdi kılınmakla gereği görüşüldü:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının usul hukuku kurumu olması nedeniyle re'sen ve zorunlu olarak tartışılması gerektiği nazara alındığında kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2020 gün ve 2019/646 Esas, 2020/31 sayılı Kararının 5271 sayılı CMK'nın 309/4-c. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına ve dosyanın merciine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 21.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.